Kos hakkında uzun uzadıya yazacak değilim. Aklımda, gözümün önünde yakaladığı ahtapotu vura vura köpürterek yumuşatan balıkçı Niko kalmış. Bir de benimle yaşıt Manolis adında bir sünger avcısı vardı,kendisi aslen Kalimnos’lu.Sünger avcılığı ve süngerler hakkında çok şey anlattı, dedesinin dedesi bile sünger avcısıymış, süngere denizin ciğerleri diyor ve 40 metreye daldığını söylüyor,onu dinlerken bir anda kendi yaptığım iş gözüme pek bir anlamsız geldi. Bir aralık Adama Sponge Bob esprisi yapsam mı diye düşündüm ama işini öyle bir tutku ile ciddiyetle anlatıyordu ki vazgeçtim.
Atletizm- İlkler unutulmaz.
“Ter vücudun sevinç gözyaşlarıdır.”-Anonim
Bugün bir sürü şeyi ilk kez yaptım. İlk kez atletizm salonunda koştum, İlk kez 200 metre koştum, ilk kez 4×200 bayrak yarışına katıldım. Hem de öyle böyle değil, bütün uluslararası kuralları doğru uygulayarak. Başka kulvara değmemek, doğru start almak, çizgiyi geçmemek şeklinde kurallar uzayıp gidiyor. Aman kurallar derken, depar atayım diye düşünmek bir hayli zorlayıcı oluyormuş. 200 metrede kendi serimde 2. oldum, genel sıralamada 19. (41 sn) ve bu da bana yetti çünkü hayatımda ilk kez kısa mesafe koştum, müthiş bir güç patlaması gerektiriyor, iyi çıkış yaptığıma da inanıyorum, tek pişmanlığım yanımda getirdiğim daha hafif Columbia ayakkabılarımı giymemiş olmak..
Diyojenin şehri Sinop
“Bu dünyayı filozoflar yönetmeye başlayana dek, insanoğlunun yaşadığı sıkıntıların sonu gelmeyecek.” Eflatun
Eğer reenkarnasyon diye bir olay varsa ben galiba geçmişte Sinop’ta yaşamış olabilirim. Kendimi, Sinop’u kurduğu söylenen Amazon kadınlarından biri olarak düşünebiliyorum mesela… Ya da belki Sinop’u kurduğu söylenen Tanrıça Sinope’ydim ki kendisine Tanrı Zeus aşık olmuş… Şaka bir yana Sinop’a 2. gelişim ve 2 hafta içinde 30 km koşup, yorgun argın geldiysem sebebi gerçekten bu kenti çok sevmem…Sinop, Eski çağ filozofu Diyojen’in doğum yeri, elinde fenerle adam aramaya çıktığı ve kentte yaşayanlara ince ayar çektiği yer işte burası…
Atatürk’ün de bu kenti çok sevdiği biliniyor. Hatta deniyor ki Sinop’tan geçerken “Keşke Sinop’un yarı güzelliği Ankara’da olsa idi.”demiş. Harf devrimi hazırlığındayken kara tahta başında yeni harfleri tanıttığı hepimizin bildiği meşhur pozu da Sinop’ta çekilmiş.